FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in yeğeni Selman Gülen’in de aralarında bulunduğu 4 sanık hakkında “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 7,5 yıldan 15’er yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, “gaybubet evi”nde yakalanan FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in yeğeni Selman Gülen, eşi Nur Gülen ile kayınpederi Bekir Öztürk ve kayınvalidesi Mine Öztürk hakkında yürüttüğü soruşturmayı tamamladı.
Soruşturma sonucunda hazırlanan iddianamede, haklarında “FETÖ silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan yakalama kararı bulunan sanıklar Nur Gülen, Bekir Öztürk ve Mine Öztürk’ün, adres kayıtlarının İzmir’de bulunmasına rağmen Sancaktepe’deki “gaybubet evi”nde saklandıklarının tespit edildiği anlatıldı.
İddianamede, sanıkların kaldıkları adreslerde farklı isimlerde tanındıkları, çevreleriyle irtibat kurmamaya özen gösterdikleri, GSM hattı üzerinden iletişim kurmadıkları, örgüt mensupları ile de internet tabanlı bir uygulamadan iletişim sağladıkları, aldıkları bu tedbirler sayesinde 2017 yılından beri yakalanamadıkları belirtildi.
Yapılan araştırmada sanık Nur Gülen’in çevresinde “Ezgi Öztürk”, sanık Bekir Öztürk’ün ise “Mehmet Başkarcı” olarak tanındığı kaydedilen iddianamede, sanıkların soruşturması bulunmayan şahısların kimlik bilgilerini kullanarak gizlenmeye çalıştıkları aktarıldı.
İddianamede, haklarındaki yakalama kararı nedeniyle yaşamlarını sürdürecek ekonomik gelirleri olmayan sanıkların, örgüt tarafından yurt dışından yasa dışı yollarla Selman Gülen aracılığıyla gönderilen paralarla geçimlerini sağladıklarının tespit edildiği belirtildi.
Selman Gülen tahliyesinin ardından topluma karışmadı
İddianamede, Selman Gülen’in 2018 yılında İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucu “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan hapse mahkum edildiği, cezasının infaz edilmesinin ardından 7 Haziran 2022’de de cezaevinden tahliye edildiği hatırlatıldı.
Tahliyesinden bu zamana kadar herhangi bir adres kaydı bulunmayan Selman Gülen’in, elde edilen bilgiler sonucunda Sancaktepe’deki adrese saklandığının belirlendiği aktarılan iddianamede, sanığın tahliyesinin ardından topluma karışmadığı, örgüt yöneticilerinin talimatları doğrultusunda “gaybubet evi”nde kalmaya devam ettiği, yaşamsal faaliyetlerini karşılayacak ekonomik gelirleri sağlayıcı bir işte çalışmadığı aktarıldı.
İddianamede, Selman Gülen’in saklandığı evde yapılan aramada bulunan 14 bin 500 dolar, 850 avro ve 500 kron para miktarı gözetildiğinde, sanığın örgüt mensupları aracılığıyla yurt dışından yasa dışı yollarla örgüt tarafından gönderilen paralarla geçimini sağladığına dair tespitlerin yerinde olduğu vurgulandı.
Selman Gülen’in adına kayıtlı telefon kullanmayarak tedbir uygulamaya devam ettiği belirtilen iddianamede, örgüt üyeliği suçundan arandığını bildiği kişilere yardımda bulunduğu kaydedildi.
İddianamede, örgüt ile olan bağını koparmayan ve tam bir gizlilik ve sadakat içerisinde tutum sergileyen sanığın, örgütün gizlilik talimatları ile hareket etmeye devam ettiği, kendi iradesini örgüt yöneticilerinin iradesine rızaen teslim ettiği değerlendirmesinde bulunuldu.
Nur Gülen örgütün sivil toplum kuruluşlarında yöneticilik yapmış
İddianamede, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen bir soruşturma kapsamında tanık olarak ifadesine başvurulan G.E.T’nin, “Mine Öztürk, Yeni Oluşum Vakfı Yönetim Kurulu’nda bulunmaktaydı. Bu şahıs da benim ‘mütevelli’ olarak bildiğim kişilerdendir. FETÖ yapılanması içerisinde hiyerarşik bir konumu yoktu. ‘Halk tabakası’ olarak bildiğim kısmındaydı. Bu şahsın kızı olan Nur Öztürk isimli şahsın Fetullah Gülen’in yeğeni olan Selman Gülen ile evlendiğini biliyorum.” şeklinde beyanda bulunduğu aktarıldı.
Sanık Nur Gülen’in örgütün sivil toplum kuruluşlarında yöneticilik yaptığı kaydedilen iddianamede, sanığın örgüt yöneticilerinin talimatları ile bankacılık finansal işlemleri gerçekleştirdiği, örgüte ait basın yayın organlarına düzenli abonelik ödemeleri yaptığı, hakkında yakalama emri olduğunu bilmesine rağmen ifade vermeyi tercih etmediği bilgisi verildi.
İddianamede, sanık Nur Gülen’in de cep telefonu kullanmadığı, kendi adı ile resmi işlemler gerçekleştirmediği, yaşamsal faaliyetlerini karşılayacak ekonomik gelir sağlayıcı bir işte çalışmadığı, tam bir gizlilik ve sadakat içerisinde tutum sergilediği, örgütün gizlilik talimatları ile hareket etmeye devam ettiği vurgulandı.
Sanık Bekir Öztürk’ün Bank Asya’da hesabının bulunduğu aktarılan iddianamede, FETÖ ile iltisaklı yayınlar yapan bir firmaya 2015-2016 yıllarında düzenli ödemeler yaptığı, Kimse Yok mu isimli kuruluşa para gönderdiği, kullandığı GSM hattı ile örgütün tepe yöneticileri ile çok sayıda görüşmesinin tespit edildiği belirtildi.
Sanık Mine Öztürk’ün ise tanık beyanına göre örgütün mütevelli olarak adlandırdığı yapılanma içerisinde faaliyet yürüttüğü, örgütün sivil toplum kuruluşlarında yöneticilik yaptığı bilgisi verildi.
“Örgütün gizlilik talimatları ile hareket etmeye devam ettiler”
İddianamede, sanıkların örgütün “gaybubet evi” olarak adlandırdığı kira sözleşmesi başkası tarafından yapılmış bir evde birlikte kaldıkları, kendilerini çevrelerinde yaşayanlara farklı isimlerle tanıttıkları, yakalanmamak amacıyla tedbir alarak market alışverişini dahi internet tabanlı market uygulamaları üzerinden yaptıkları aktarıldı.
Sanıkların, yıllarca herhangi bir gelir getirici işte çalışmamalarına rağmen evlerinde yakalanan paranın kendilerine nasıl ulaştığı ve kaynağı konusunda hayatın olağan akışına uygun bir açıklama getiremedikleri vurgulanan iddianamede, tam bir gizlilik ve sadakat içerisinde tutum sergileyen sanıkların örgütün gizlilik talimatları ile hareket etmeye devam ettikleri kaydedildi.
İddianamede bu kapsamda, tutuklu sanıklar Selman Gülen ve Nur Gülen ile tutuksuz sanıklar Bekir Öztürk ve Mine Öztürk’ün “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 7 yıl 6’şar aydan 15’er yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.
Sanıkların yargılanmasına 26 Aralık’ta İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlanacak.