Dereağzındaki kayıkhanesi İngiliz askerler tarafından basılan Fenerbahçe Kulübü başta olmak üzere, tüm futbol kulüplerimizdeki kahraman futbolcuların işgal altındaki İstanbul’dan Anadolu’ya silah ve mühimmat kaçırdıklarını, Kurtuluş Savaşı’nda şehitler, gaziler verdiklerini bilmeyen, onları şükranla anmayan yoktur.
Ama Gazi Mustafa Kemal’in dehasıyla, kusursuz bir “kamuflaj” haline getirilen futbolun, Cumhuriyete uzanan zaferde öyle değerli bir katkısı vardır ki, kuşkusuz 30 Ağustos arifesinde işgalcilerin yediği en büyük goldür. Ancak, büyük trajediler, dramlar, kahramanlar, denize dökülen düşmanlar ve kurtarılan vatanın coşkusu arasında hak ettiği manevi madalyayı göğsüne takamamıştır futbol.
Tarih, 28 Temmuz 1922 idi… Büyük Taarruz’a bir ay kalmıştı.
Anadolu Ajansı “Mustafa Kemal’e bağlı ordu birliklerinin Akşehir’de futbol maçı yapacağını” duyurdu! İşgal istihbaratı tarafından adım adım izlendiklerini bilen Mustafa Kemal’in niyeti farklı cephelerdeki komutanları maç seyretmeye geliyorlarmış gibi bir araya getirmek ve onlarla düşmanı bitiren savaşın tarihini ve stratejisini paylaşmaktı.
GAZİ FUTBOLA BAKTIRDI
Karargahta çay partisi ve futbol… Akşehirliler bile şaşırırken, İşgalci Yunan kuvvetleri ve arkalarındaki İngiliz kurmayları, olası bir taarruzun çok uzak olduğunu düşündü planların aksine.
Zaten Yunan kuvvetleri için güçlü istihkamlara sahip oldukları Afyon’a Türklerin yapacağı herhangi bir saldırı kesinlikle başarısız olacaktı.
Oysa, 20 Temmuz 1922’de 4. kez Başkomutanlık yetkisi verilen ve hazırlıklarını tamamlayan Mustafa Kemal Mustafa Kemal işgalcileri en güçlü oldukları bölgeden vurmak istiyor ve düşman kuvvetlerinin hazırlıksız yakalanması için planlarını son derece gizli tutuyordu.
Paşanın komutanlarla yapacağı herhangi açık bir toplantı, düşman kuvvetlerini kuşkulandırabilir ve tüm planları alt üst edebilirdi.
28 Temmuz 1922’de Akşehir’de Batı Cephesi ile Kolordu askerleri arasında bir futbol maçının sebebi düşmanı “futbola baktırmaktı”.
Futbol o dönemler orduda yaygın bir spor olmuştu. Tatil günleri alaylar, tümenler birbirleri ile kıran kırana maçlar yapıyorlardı. Akşehir’de derme çatma bir tribün inşa edildi. Tribünün birinci sırası paşalar için ayrılırken ikinci sırada kurmaylar, kolordu komutanları, ordu ve üst subaylar oturuyordu.
Sahanın iç tarafında ise genç subaylar, doktorlar, astsubaylar, askerler, işçiler ve Akşehirliler yer aldı. Bir takım kırmızı, diğeri beyaz forma giyiyordu ve hem hakem hem de oyuncularda uzun şortlar vardı.
Karşılaşma 2-2’lik beraberlikle sonuçlanırken ayaklarında bot, yarım çizme ve postal ile mücadele eden askerler, ülke tarihinin dönüm noktası olacak bir buluşmayı futbol ile kamufle etti.
Futbol müthiş bir karşı-istihbarat ögesi olarak çok kıymetli bir görev yaptı Cumhuriyete giden yolda.
İLK KEZ MAÇ İZLİYORDU
Mustafa Kemal Paşa, İsmet Paşa, Fevzi Paşa, Yakup Şevki Paşa seyirciler arasındaydı. Maçı izleyen İsmet İnönü, Defterler kitabının 39. sayfasında: “Öğleden sonra IV. Tabur futbolcuları ile kumandanlık oynadılar. Gol olmadı. Berabere kaldılar” notu vardır. Gazi Mustafa Kemal ve paşaların çoğu ilk kez bir futbol maçı izledi ve karşılaşmanın bittiği akşam Başkomutan kararını açıkladı: “Taarruz ediyoruz!”
TAM SAHA KAMUFLAJ
Maçla ilgili olmasa bile maç günüyle ilgili ayrıntılar, Kemal Zeki Gençosman’ın Atatürk Ansiklopedisi, 8. cilt 107. sayfasında bulunuyor:
“Ertesi gün, Akşehirliler hiç ummadıkları bir şenliğe düştüler. Tellâllar mahalle mahalle dolaşıp haber verdi ki, o gün Akşehir kasabasında çok heyecanlı bir futbol müsabakası yapılacak! Çoğu Akşehirli “Bir bu eksiğimiz kalmıştı” diye şenliği yadırgadıysa da, gene cümlesi öğleden sonra sahada meşin topun ardından oraya buraya seğirten 22 eri candan alkışladılar. Cephenin bütün komutanları da zaten öteden beri futbol meraklısı idiler. Heyecanlı maçı seyretmeye gelmişlerdi.
Mustafa Kemal, Büyük Taarruz kararını son saniyeye kadar mutlak bir gizlilik içinde tutmaya son derece dikkat ediyordu. Heyecanlı futbol maçı, komutanları bir araya getirmenin bahanesi idi. Ama, bunu Akşehirliler bile anlayamadılar. Davetle Ankara’dan gelen Milli Savunma Bakanı Kâzım Paşa’nın da (Özalp) son bir toplantıdan sonra, 1 Ağustos’ta Komutanlar birliklerinin başına, Mustafa Kemal’le, Fevzi ve Kâzım Paşalar ise Ankara’ya döndüler.”
“ŞU ÇILGIN TÜRKLER”
“Kurtuluş” dizisinin de senaristi olan rahmetli Turgut Özakman’ın elli yıl süregelen araştırmaları sonucunda yazdığı “Şu Çılgın Türkler” kitabında Akşehir operasyonu ve ünlü maç şöyle anlatılır:
“Türk Kurtuluş Savaşı’nın en kritik safhasını oluşturan Büyük Taarruz öncesinde tüm hazırlıklar büyük bir gizlilik içinde yapıldı, düşmana ulaşmaması gereken hiçbir bilginin dışarı sızmasına imkan verilmedi. Mustafa Kemal Paşa’nın birinci öncelikli işi o sırada Konya’ya gelen İngiliz General ile görüşmek değildi bu görüşmeyi bahane edip cephedeki son durum hakkında en ince ayrıntısına kadar tüm detayları öğrenmek için komutanlarla görüşme arzusundaydı. 28 Temmuz’da subaylar arasında bir futbol maçı tertipledi ve maçı seyretmek üzere Ordu komutanlarıyla bazı Kolordu komutanları Akşehir’e davet edildi Subaylar arasında bir turnuva organize edildiği kamuoyuna duyuruldu.
Batı Cephesi karargahı futbol takımı ile kolordular karmasının 28 Temmuz Cuma günü Akşehir’de maç yapmaları kararlaştırıldı. İşgalci kuvvetlerinin şüphelenmemesi için maç basına bildirdi ve hemen ardından Ordu ve Kolordu komutanları, yakın Birlikler bu maçı izlemeye çağırdı. Ordulara mensup subaylar ile Batı Cephesi subayları arasında yapılan bu maçı Mustafa Kemal, İsmet İnönü, İsmet Nurettin ve Yakup Şevki Paşalarla birlikte Batı Cephesi Kurmay Başkanı Asım bey de izledi. Türk ordusunun Kurmay heyetinin bir maç vesilesi ile bir araya gelmesi düşmanın şüphesini çekmedi. Tarihi maç 2-2 bitti. Maçtan ve akşam yemeğinden sonra komutanlar cephe karargahı yanında başkomutana ayrılmış olan büyük bir odaya geçeceklerdi. Komutanlar taarruz planlarında bilmiyorlardı. İlk kez öğreneceklerdi. Memleketin kaderinde çok önemli yeri ve rolü olan bu hayati toplantıyı kamufle eden maçın ardından komutanlara Büyük Taarruz kararı açıklanmıştı.”
Atatürk tarihi maçı Nutuk’ta anlatıyor:
“Efendiler, düşman ordusunun cephe ve yapılanma durumu ile, ona karşı Batı Cephesi’ndeki kuvvetlerimizin esas olarak iki ordu halinde kurulup düzenlenmiş olduğunu söylemiştim. Öteden beri tasarlamış olduğumuz hücum planımızın ana çizgilerini de arz edeyim:
Düşündüğümüz, ordularımızın ana kuvvetlerini düşman cephesinin bir kanadında ve mümkün olduğu kadar dış kanadında toplayarak, bir yok etme meydan muharebesi vermekti. Bunun için elverişli bulduğumuz durum, ana kuvvetlerimizi, düşmanın Afyonkarahisar yakınlarında bulunan sağ kanat grubu, güneyinde ve Akarçay ile Dumlupınar hizasına kadar olan alanlarda toplamaktı. Düşmanın en duyarlı ve önemli noktası orasıydı. Çabuk ve kesin sonuç almak, düşmanı bu kanadından vurmakla mümkündü.
Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ve Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa, bu bakımdan gerektiği gibi bizzat incelemeler yapmışlardı. Hareket ve hücum planımız çok önceden tespit edilmişti.
28 Temmuz 1922 günü öğleden sonra yaptırılan bir futbol maçını seyretmek bahanesiyle ordu komutanları ve bazı kolordu komutanları Akşehir’e çağrıldı. 28/29 Temmuz gecesi genel olarak komutanların hücumla ilgili görüşlerini aldım. 30 Temmuz 1922 günü Genelkurmay Başkanı ve Batı Cephesi Komutanı ile yeniden görüşerek hücumun şeklini ve ayrıntılarını tespit ettik. Ankara’dan çağırdığımız Millî Savunma Bakanı Kazım Paşa da 1 Ağustos 1922 öğleden sonra Akşehir’e geldi. Ordu hazırlığının tamamlanmasında Millî Savunma Bakanlığı’na düşen işler belirlendi. Ordunun hazırlıklarının tamamlanmasını ve hücumun bir an önce yapılmasını emrettikten sonra tekrar Ankara’ya döndüm.”
“KONTR-İSTİHBARAT MAÇI”
Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü tarafından hazırlanan ve pek çok akademisyenin kollektif çalışması sonucu ortaya çıkan belge niteliğindeki “BÜYÜK TAARRUZ ÖNCESİ HAZIRLIKLAR KAPSAMINDA İCRA EDİLEN KONTR-İSTİHBARAT ve DEZENFORMASYON ÇALIŞMALARI” kitabında Aykut Çağlak’ın kaleme aldığı Akşehir Maçı ile ilgili bölüm şeyledir:
“Türklerin Büyük Taarruz’a hazırlık safhasının belki de en çok bilinen dezenformasyon hamleleri, taarruzun başlamasından yaklaşık bir ay önce ordu komutanlarının davet edildiği “futbol maçı” ve taarruzun başlamasından yaklaşık iki hafta önce Ankara’da düzenleneceği basın tarafından ilan edilen “çay ziyafeti” ile ilintilidir. Mustafa Kemal Akşehir’de bulunduğu sırada, 28 Temmuz 1922 tarihinde öğleden sonra yapılacak bir futbol maçını seyretmeleri bahanesiyle Ordu Komutanları ve bazı Kolordu Komutanlarını Akşehir’e çağırmıştır. Bu çağrı, içerisinde hem bir kontr-istihbarat tedbirini hem de bir dezenformasyon hamlesini barındırmaktadır.
Mustafa Kemal bu örtüyü kullanmak suretiyle, 28-29 Temmuz gecesi Akşehir’de komutanların taarruz ile ilgili görüşlerini almış; akabinde 30 Temmuz’da Genelkurmay Başkanı ve Batı Cephesi Komutanı ile de özel olarak tekrar görüşmüş ve bu üçlü arasında yapılan fikir alışverişi neticesinde taarruzun şekli ve ayrıntıları tespit edilmiştir.”