Gazeteci Fatih Altaylı “Tüm Türkiye ligi, bir küme düşen takım etmez” başlıklı yazısında Türk Futbolunun neden küme düştüğünü açıkladı.
İşte Altaylının gündem yaratan o yazısı:
Türkiye Futbol Federasyonu, yerli ve milli futbol yorumcuları tarafından hakem atamaları, ligdeki şaibeli durumlar gibi sübjektif değerler üzerinden eleştiriliyor.
Bu eleştiriler haksızdır haklıdır karar vermek benim görevim değil ama ben meseleye başka bir yandan bakmayı tercih ediyorum, ligin toplam değeri üzerinden.
Çünkü bana göre, bir federasyonun başarısı, yönettiği ve organize ettiği liglerin değeri ile ölçülebilir ancak.
Ve bu değerin oluşmasında federasyon yönetimi kadar olmasa da, o ligin diğer paydaşlarının, medyasının, taraftarlarının da kalitesi ve katkısı önemlidir.
Bu değeri belirlemenin tek kriteri o ligin yarattığı değeri ölçmektir.
Bu da ligin bileşenlerinin sponsorluk gelirleri, gişe gelirleri ve tabii en somut kriter olarak naklen yayın gelirleridir.
Taraftarların özellikle Avrupa Kupaları’nda başarı beklediği Galatasaray ve Fenerbahçe gibi ya da Beşiktaş ve Trabzonspor gibi büyük takımların bu başarılarının önündeki en büyük engel işte bu lig değeri meselesidir.
Size çarpıcı bir örnek vereyim.
İngiltere’nin süper ilgi diyebileceğimiz Premier League’i önceki yıl son sırada bitiren Southampton’ın o yıl kasasına giren naklen yayın geliri 159 milyon dolardı. 17. sıradaki Everton 167, 12. sıradaki Chelsea ise aynı sezon 180 milyon dolar naklen yayın gelirini kasalarına koymuşlardı. Bu gelirler içinde Avrupa Kupası maçları yoktu.
Lig sonuncusu olarak küme düşen takımın naklen yayın geliri, Türkiye Süper Ligi’nin toplam naklen yayın gelirlerinin yüzde 60 daha fazlası idi.
Toplam Türk futbolu, İngiltere’de küme düşen takım etmiyordu.
Hal bu iken Türkiye’de futbol federasyonlarının başarısını tartışmak abestir. Çim boyayan şirketin işine son vererek futbolu düzeltemezsiniz.
Ama yine üzülmeyin.
Baktınız duruma çare bulamıyorsunuz, “Bu bayrak inmeyecek, bu ezan
susmayacak” dersiniz.
Geçer.
Kendinizi başarılı hissedersiniz.